(NOT: VK bazı tarayıcılarda üyelik isteyebilir. Üye olarak videoya ulaşabilirsiniz.)
Ülkenin önde gelen erkek okulu Suppalo sıkı bir şekilde yönetilmektedir. Bir lanetin harekete geçen öğrencileri cezalandıracağı, güneş tutulması yaklaştıkça lanetin daha da güçleneceği söylenir.
Ama kuralların olduğu yerde doğal olarak onları yıkmak isteyenler de olacaktır. Kendilerine “Dünya Hatırlıyor” adını veren bir grup öğrenci, okulun otoritesine meydan okumak ve haklarını talep etmek için birleşir. Baş Gözetmen Öğrenci Akk ve yandaşları isyancı grubu caydırmakla görevlendirilir. Daha sonra gizemli yeni bir öğrenci olan Ayan gelir. Akk, davranışları çok tuhaf olan ve düzenli olarak okulun normlarına meydan okuyan Ayan'ın bu isyanları teşvik ettiğinden şüphelenir.
Ayan, dayısı Dika'yı intihara iten kişiyi bulma umuduyla bu okula kaydolmuştur. Onu Suppalo Okulu'na götüren tek kanıtı amcasının eski defterindedir. Ayan bu süreçte Akk'la yakınlaşır.
“Kız gibisin, bu yüzden zorbalığa uğruyorsun” Hehhh şimdi tam oldu, zorbalığa gerekli mazeret, gerekçe de bulundu. Karşınızdaki insanlar sizin gibi kötüleşemiyor ,yaptıklarınıza ya da söylediklerinize sert bir şekilde tepki gösteremiyorlar,sadece yargılanmadan “insan gibi” hayatlarına devam etmek istiyorlar diye suçlu yine onlar mı oluyor? Ben artık bu söylemlerden gerçekten bir kız olarak bıktım. Kız gibi ağlama, kız gibi dans etme, kız gibi konuşma, kız gibisin… Kız olmanın nesi var ki böyle örnekleri bizim üzerimizden veriyorlar? Cinsiyetlerimiz, yönelimlerimiz, yapmaktan hoşlandığımız şeyler yüzünden neden böyle muamelelerle karşılaşıyoruz? Bırakın herkes istediği gibi davransın, istediğini sevsin. Thua bence de ona bu şekilde davrananlara karşı sesini çıkarmalı bir şekilde çünkü çok kırılıyor, üzülüyor ama çıkarmazsa da onu yargılayamayız. Dünyada karakterinden, kişiliğinden dolayı kaç insan zorbalığa uğruyor? Kim zorbalığı hakeder ki? “Gay’im, sessiz sakin ve kibar bir insanım kimseye karışmam, sırf gay olduğum için bana zorbalık yapabilir ve hakaret edebilirsiniz.” bu mudur cidden yani… Bu dizi öyle güzel bir eleştiri yapıyor ki hayran kalmamak elde değil. Son bir kaç aydır gelen Tayland yapımları gerçekten çok güzel, eleştiri barındıran yapımlar. Tayland “mühendislik ve iletişim sanatları fakültesi öğrencilerinin nefretle başlayan aşkı” temalı o klasik dizileri artık aşmaya başladı. Öyle dizilerdense böyle eleştiri barındıran dizileri izlemek çok daha keyifli. Bad Buddy ve Not Me ile başlayan bu ateş The Eclipse ile devam ediyor. Bad Buddy de kendi hislerini kabullenmek / çevre baskısı ,Not Me de ayrıcalık/dokunulmazlık/hukukun üstünlüğü/evlilik eşitliği gibi pek çok önemli konu, The Eclipse de ise eğitimdeki sorunlar/ nefret söylemleri / güçlünün adaleti / temel hak ve özgürlükler üzerinde duruluyor. Favori 3 Tayland bl dizimden biri olacak böyle ilerlerse. Daha çok böyle dizi gelir umarım, özellikle LGBTQ bireylerinin gündelik hayatta karşılaştığı sorunları anlatan karma bir dizi çok güzel olur. Ailelerine ve arkadaşlarına açılma süreçlerini, gittikleri yerlerde karşılaştıkları sorunları, hayallerini birlikte nasıl gerçekleştirebildiklerini görmek isterim. Merry Queer programının dizi versiyonu, GMMTV gibi bir kanalda yayınlansa büyük ses getirir ve çok iyi olur. Çünkü hayat bize her şeyin tozpembe gösterildiği dizilerden çok daha farklı maalesef ki. İnsanlar bu tozpembe dizileri görüyor, LGBTQ bireyler için her şey çok mükemmel sanan çok fazla insan var. Not Me dizisi neden bu kadar çok ses getirdi, twitter da her bölümü neden tt oldu ,çünkü gerçekleri anlatıyordu. İşte böyle yapımlar lazım. Bu insanların yaşadıkları zorluklardan habersiz onlara laf etmemek ,onların hayatlarının ne kadar zor olduğunu anlamak için bu şart. Buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim. Umarım burada bu diziyi izleyen ve yorumumu gören güzel insanlar da dahil herkes özgür olabilir ve sevdiği şeyler yüzünden zorbalığa uğramaz. 🎇
Aye’nin gerçekten her şeyden yorulup dinlenmek için başını Akk’ın omzuna koyduğu yerde kaldım ben